Yahya Kemal ve İspanya

Yahya Kemal’in İspanya’da bulunduğunu, ülke ve insanları üzerine yazdığı şiirlerinin ve yazılarının olduğunu biliyor musunuz? Evet yanlış duymadınız. Bu ülke ile ilgili ilk edebi tasvirleri belki de Yahya Kemal’in ağzından okuduk. Yahya Kemal ve İspanya ile ilgili yazılarından bahsetmeden önce birazcık onun hayatından bahsedelim.

Yahya Kemal gerçek ismiyle Mehmet Agah Bey. 1884 yılında Üsküp’te doğar. İlk eğitimini Üsküp ve Selanikte tamamlar. Daha sonra yabancı dilde eğitim veren bir lisede okuması için, ailesi tarafından İstanbul’a gönderilir. Vefa İdadisi’ne girer fakat bir yıl kadar sonra, Jön Türklere katılmak amacıyla Paris’e gider. Burada 9 senesini geçirir. Bu sürede Boaudelaire’den, Rimbaud’dan ve tabiki Victor Hugo etkilenir. Divan şairlerine ve tanzimat şairlerine eleştirel bir yaklaşım geliştirir. 1913 yılında İstanbul’a döner. Pek çok dergide yazmaya başlar. Birinci Dünya Savaşı yıllarında milli mücadeleyi destekler. Hatta 1922’de Lozan görüşmelerine katılır. Bu tarihe kadar İspanya ile bir ilişkisi olmamıştır. Ama şiirlerinde yazılarında bize İspanya’yı tanıtan Yahya Kemal’de tam bu tarihte İspanya ile tanışır. Cumhuriyet kurulduktan sonra Varşova ve Madrid’te orta elçilik görevlerine gönderilir. 1929 ve 1931 yılları arasında Madrid’te bulunur. Yahya Kemal’in en bilinen eseri tabii ki “endülüste raks” şiiridir ve bu şiiri bu dönem hakkında yazmıştır.

Madrid’de bulunduğu bu sürede Türkiye’ye mektuplar yollamıştır. Genellikle bir memnuniyetsizlik havasının bulunduğu bu mektuplarda, şehirden hoşlanmadığını ve ona ruhsuz bir şehir gibi geldiğini şu sözleriye dile getirmiştir.
“Eğlence yerleri az ve İspanyollara mahsustur, sosyetesi ecnebilere kapalı gibidir ve zaten mahdudur(…) Madrid çok sıkıyor.”
Madrid’ten gerçekten sıkımış olduğunu Hüseyin Avni Şanda’ya yazdığı mektubunda şu sözleri ile dile getiriyor.
“Uzlete iyi alışmamış insanlara göre Madrid sıkıntılı bir şehir olmakla öaruftur. Hakikatte de böyledir. Genç kani hareketli, eğlenceye düşkün, hareketi seven insanlar burada rahatsız olabilirler.”
El Escorial’i “hakikatte ağır, soğuk, tatsız ve tuzsuz bir mimari ucubesi” olarak; El Escorial’in kral ve kraliçe mezarlarının bulunduğu cripta real  bölümünü “tabut deposu” şeklinde tanımlar. Bu düşünceleri şiirlerine de yansır

 

Madrid’de Kahvehane
Madrid’de kahvehaneyi gördüm ki havradır,
Bir yerdeyiz ki söz denilen şey palavradır.
Dalmış gülüp konuşmaya yüzlerce farfara,
Yorgun kulaklarımda sürerken bu yaygara

 

Durdum, hazin hazin, acıdım kendi halime
Aksetti bir dakîka uzaktan hayâlime,
Sakin Emirgân’ın Çınaraltı’nda kahvesi,
Poyraz serinliğindeki yaprakların sesi.

 

Bazen gönül dalar suların mûsikîsine
Bazen Yesâri hatlarının en nefîsine.

 

Hatta bu şiirinde Yahya Kemal İspanyolcadaki söz, kelime anlamına gelen “palabra” kelimesiyle Türkçedeki “palavra” kelimesini kullanarak kelime oyunu yapmıştır.
Yahya Kemal boğa güreşlerini “vahşi bir sahne, lüzumsuz bir işkence. bu manzarayı ilk defa seyre giderken memnun ve müştak olabilmek için bir ecnebinin kanlı bir katil olması iktiza eder” sözleri ile tanımlamaktadır. O her nekadar Madrid’i sıkıcı bulsa da bu durum Prado Müzesi ve Madrid kadınları için geçerli değildir.
“Fakat şehrin Prado diye bir müzesi varki hariküladedir. Avrupa’nın diğer yerlerine teker teker görülebilen Velazquez’ler, Goya’lar, Rubens’ler burada salon salon feyzafeyziyle bir manzarada görülür. Prado bu şehrin yegane tesellidir.”
Ayrıca onun bu genel memnuniyetsiz hali Endülüs’e yaptığı seyahatle birlikte değişmeye başlamaktadır. Hatta daha heyecanlı ve coşkulu halini Endülüs’te Raks şiirinde dile getirecektir. Endülüs’ü Türkiye’ye benzetmiş ve bundan duyduğu memnuniyeti şu sözleri ile dile gtirmiştir.
“Yalnız insan bu şehirdeyken, Türkiye’yi komşu bir memleket zannediyor; çarşıları, sokakları, pazaryerleri o kadar şark tarzındadır.”

Yahya Kemal’in Gözünden Endülüs Raksı
“Biz türkiye’de harem görmek isteyen Avrupalı’ya ne gözle bakıyorsak, burada İspanyol raksı arayan ecnebiye o gözle bakıyorlar.” 
“Bizim İspanyol addettiğimiz bu şal, gül ve zil mucizesi ve şevk fırtınası hakikatte Arap raksı iken, Arabı hatırlatan çingeneler tarafından idame edilmiş ve Avrupa’ya İspanyol raksi olarak yayılmıştır.”

 

ENDÜLÜSTEKİ RAKS (Türkçesi)

Zil, şal ve gül.
Bu bahçede raksın bütün hızı
Şevk akşamında endülüs üç defa kırmızı
Aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir
İspanya neş’esiyle bu akşam bu zildedir
Yelpaze çevrilir gibi birden dönüşleri
İşveyle devriliş, saçılış, örtünüşleri
Her rengi istemez gözümüz şimdi aldadır;
İspanya dalga dalga bu akşam bu şaldadır
Alnında halka halkadır aşüfte kâkülü
Göğsünde yosma Gırnata’nın en güzel gülü
Altın kadeh her elde, güneş her gönüldedir
İspanya varlığıyla bu akşam bu güldedir
Raks ortasında bir durup oynar, yürür gibi
Bir baş çevirmesiyle bakar öldürür gibi
Gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü, sürmeli
Şeytan diyor ki, sarmalı, yüz kerre öpmeli
Gözler kamaştıran şala, meftun eden güle,
Her kalbi dolduran zile, her sineden: “ole!”

Peki ya bu şiirin İspanyolcasını okumak ister misiniz? İşte “Endülüs’te Raks” şiirinin İspanyolcası…

Danza en andalucía

Castañuelas, mantón y rosa.
en este jardín toda la rapidez del baile
En la tarde alegre andalucía (es) tres veces roja
La mágica canción de amor está en cientos de lenguas
Esta tarde españa está con su alegría en una castañuela
Giros rápidos como sacudidas de abanico
Su forma de volverse, de desplegarse, de cubrirse, coqueta
Nuestros ojos, que no aceptan cualquier color,
Están ahora en el bermellón
Esta tarde españa está a oleadas en este mantón
En su frente los retorzidos rizos salvajes
En su pecho la más bella rosa de la preciosa granada
Hay copas doradas en cada mano
El sol en cada corazón; esta tarde españa está
Con su esencia, en esa rosa
A mitad de la danza, se detiene y baila
Como si andara; mira con un giro de cabeza, como si matara
Cutis de rosa, labios de brasa, ojos de carbón, deslizándose
El diablo dice que hay que abrazarla, besarla cien veces
Al mantón que cubre los ojos, a la rosa que fascina
A la castañuela que llena los corazones…
Desde cada pecho: “¡ole!”.

Like
Like Love Haha Wow Sad Angry
32