Küba – Havana

HAVANA

Havana “iyiki gelmişim” dedirten ama zaman zaman da insanı yoran bir yerdir. Klasik binaları, koloniyal mimarisi ve üstü açık vintage arabaları ile bohem bir ambiyansı vardır. Havana eski ve dökük fakat devrim ruhunu yaşayan büyük bir açık hava müzesi gibidir. Bununla birlikte bu eskilik ve bohemlik aynı zaman da biraz da bakımsızlıktan kaynaklanmaktadır. Havana insanı turist ağırlamaya çok alışmış eğer turist olarak Havana’da bulunuyorsanız elinizden eteğinizden çekiştiren çok olacaktır ve bu durum sizin canınızı biraz sıkabilir. Özellikler turistlerin kalbi olan, Havana’nın en estetik yapılarının bulunduğu yer Habana Vieja yani Eski Havana olarak adlandırılmaktadır. Habana Centro ise Havana’nın daha merkezi bir noktasıdır. Habana Vedado ise 1930’lu yıllarda değişmeye başlayan ve yeni yerleşim yerlerinin olduğu bölgedir.

Havana’da Neler Yapılabilir?

Havana’da yapılacak en güzel şey şehrin havasını hissedebilmek için sokaklarından plansız ve amaçsız olarak dolaşmak olacaktır. Üstü açık klasik bir araba bulun (ki bu hiç zor olmayacak) ve Habana Viejadan başlayarak sahil yolu olan Malecon’dan geçerek şehri arabayla turlayın.

Havana’da ziyaret edilebilecek bir diğer yer olan Museo de la Revolucion yani Devrim Müzesi, Küba Devrimi’ni anlatan en önemli müze. Bu müzede 1953’de başlayan ve 1959’a kadar süren süreci ve daha sonrasını ilgilendiren eşyalar, fotoğraflar bulunmakta. Fakat bu müzenin en önemli eksikliği birçok bilginin sadece İspanyolca olarak yazılması. Eğer İspanyolca bilmiyorsanız devrim tarihi ile ilgili biraz araştırma yapıp gitmeniz, müzeden daha çok keyif almanız adına daha iyi olacaktır. Havana’da turistik olmayan ama çok keyifli bir yerden bahsedeceğim. Eğer Havana’da vaktini varsa hem çok ucuza hem de çok lezzetli dondurma yiyebileceğiniz dondurma parkına yani Coppelia’ya uğramanızı tavsiye ederim.

Coppelia Dondurmacısı ve Fidel Castro

Kübalılar için dondurma fazlasıyla önemlidir. Burada Fidel ve Fidel’in dondurma serüveninden bahsedelim. Coppelia, Fidel Castro’nun Amerikan dondurma markalarından daha çok dondurma üretmesi amacıyla başlayan projesinin ismidir. Bu isim Fidel Castro’nun sekreteri ve o dönemdeki sevgilisi Celia Sanchez’in en sevdiği balerin Coppelia’da gelmektedir. Fidel Castro 1960 yılında Kanada Büyükelçisine kendisine 28 kutu (o zamanların Amerika’sının en büyük otel zinciri) Howard Johnson’s dondurması yollamasını emretmiş. Fidel Castro gelen dondurmaların her aromasını tek tek denemiş ve daha iyisini yapmak için sekreterini görevlendirmiş. Devrim hareketi olan 26 Temmuz tarihine atıfta bulunularak 26 farklı aroma ile bu sektöre girmişler. 1966 yılında faaliyete geçen bu dondurma markası günde 35.000 kişiye de dondruma servis etmektedir. Gerçi Sovyetler Birliği ile Küba ekonomisi de sarsılınca dondurma sektörü de bundan etkilenmiş ve eski lezzetleri kalmamış ama yine de günümüzde 1000 kişilik kapasitesiyle düyanın en büyük açık hava dondurma salonudur. Hatta 1993 yapımı olan Berlin’de Gümüş Ayı, Sundance’te de Jüri Özel Ödülü’nü alan, baskıcı rejim altında kendilerine sosyalleşme alanı açmaya çalışan gaylerin geliştirdiği kodu ele alan Fresa y Chocolate filmi Coppelia’da geçmektedir.

Küba ve Afrika’lı Köleler

Bir Pazar gününü de Callejon de Hamel’de geçirebilirsiniz. Burası her yeri graffiti ile dolu duvarların olduğu, sokak sanatlarının yapıldığı, özellikle Pazar günleri Afrika’lıların rumba yaptığı bir alan. “Elin Küba’sında Afrikalıların ne işi var?” diye merak ediyorsanız kısaca değinelim. 1526 yılında İspanyollar Afrika’dan Küba’ya hiç azımsanmayacak sayıda köle getirmişler. Özellikle 1800’lü yıllarda bu rakam 230.000’leri bulmuş. Bu durum Küba’da Afrika inancı olan “Yoruba” ile “Hristiyan” inancının sentezlenmesi sonucu “Santeria” adında bir inancın doğmasına neden olmuş. Pazar günleri yapılan rumba ise aslında perküsyonla birlikte yapılan Tanrılar ile dans etmek dedikleri özel bir ritüel.

Küba’da bir Atatürk Büstü

Havana’da özellikle Türkler içinde kıymetli bir yer olan Malecón sahili var. Malecón caddesi Havana Vieja’dan başlıyor, Habana Centro’dan devam ediyor ve Vedado’ya kadar devam ediyor. Bu cadde üzerinde 2008 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün de büstü dikilmiş. Büstün üzerinde ise Ulu Önder’in “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” yazısı ve “Fundador de la Republica de Turquia” yani “Türkiye Cumhuriyati’nin Kurucusu” yazıyor.

Habana Vieja

Habana Vieja’da UNESCO’nun Dünya Mirasları Listesine giren Plaza de Armas, Plaza Vieja, Plaza de San Francisco, Plaza del Cristo, Plaza de la Catedral yapılarını da ziyaret edebilirsiniz. Plaza de Armas da eski mobilyaları ve kristal avizeleriyle vintage bir havası olan Hotel Santa İsabel’i görebilir, Plaza de Vieja insanı kıpır kıpır eden müzikler eşliğinde bir kafede oturup nefes alabilirsiniz. Calle Mercedes’te Armeria 9 de Abril isminde eskiden silah dükkanı olan ama şimdilerde müze olarak faaliyet gösteren yer karşınıza çıkacaktır. Ayrıca Japonya ve Çin’den gelen heykellerin ve resimlerin bulunduğu Casa de Asia müzesi de bulunmaktadır. Plaza de la Catedral’de ise San Cristóbal Katedrali, Zanja Real isimli Havana’nın ilk su kemeri karşınıza çıkacaktır. San Cristobal Katedrali’nin saat kuleside ziyarete açıktır.

Ernest Hemingway

San Cristóbal Katedraline yakın bir yer de de Nobel Ödüllü Amerikan Edebiyatı’nın pek çok başyapıtının sahibi olan dünyac ünlü yazar Ernest Hemingway’in vaktinde sık sık uğradığı ve sevdiği Bodeguita del Medio var. Rivayetlere göre Ernest Hemingway pek çok ülke gezdikten sonra hayatını sonlandırmak istediği Küba’dan ev almış ve yerleşmiş. Fakat devrimle birlikte Çok sevdiği Küba’dan kaçmak ve hayatına Amerika’da devam etmek zorunda kalmıştır. Plaza Vieja’nın biraz ilerisinde yer alan ve bence ömrünüzde daha önce görmediğiniz çok güzel eczane var. Museo de la Farmacia olarak geçen bu eczane hem eczane hem de eski eczane geleneklerini gösterdiği için, nostaljik bir havası olan bir müze. Plaza de Armas’ın deniz tarafında bulunan ve Amerika kıtasının en eski kalelerinden biri olan Castillo de la Real Fuerza’yı ve bu kalenin Museo de Navegación isimli deniz müzesini de görebilirsiniz.
1728 yılında kurulan ve Havana’nın Vedado bölgesinde bulunan Küba’nın en eski üniversitesi olan Universidad de la Habana’da burda bulunmaktadır.

Necrópolis Cristóbal Colón ise Havana’nın en ünlü mezarlıklarından biri. Burayı ünlü yapan şey ise dini figürler, mermerlerden ve devasa heykellerden bir sürü mezarın bulunmasıdır. Küba tarihi için önemli pek çok kişininde mezarı burada bulunmaktadır. Ayrıca “La Milagrosa” olarak bilinen Señora Amelia Goyri isimli bir kadına ait olan mezarda dillere destandır. Bu kadın doğum yaparken vefat etmiş ve ölen bebeğide kadının ayakucuna gömülmüş. Eşini kaybeden adam hergün hatta bazı günler günde birkaçkez burayı ziyaret etmeye başlamış. Her ziyaret bitiminde ise eşini daha fazla görmek adına geri geri mezalıktan ayrılmış. Seneler sonra ise mezar açıldığında kadının ve çocuğunun cesedini hiç bozulmamış olarak ve annesinin ayakucunda olan bebeği annesinin kolalrında bulmuşlar.

Devrim öncesinde Havana’nın en meşhur kumarhanesinin bulunduğu ve Godfatger filmine de konu olan, büyük mafyaların toplantısı olarak bilinen Havana Konferansı’nın düzenlendiği Otel Nacionel, Küba’nın zenginlik sembolüdür.
18.yüzyılda yapılmış olan Fortaleza de San Carlos de la Cabaña kalesi önce İspanya’nın sonrada Küba’nın üssü olarak kullanılmıştır. Fidel Castro yönetiminde La Cabaña işkence hapishanesi olarak kullanılmış olan bu kale şimdilerde tarihi Parque Historica parkının bir parçası olarak işlev görmekte ve top atışına sahne olmaktadır. Morro – Cabana Askeri Parkı’ndan düzenlenen ve 18.yüzyıldan kalma bir kalede yapılan top atışı seramonisi izlenebilir ve Morro kalesi gezilebilir.